Her CP’li hastada klinik tablo diğerlerinden farklıdır. Örneğin; on tane CP’li hasta bir araya getirilip karşılaştırıldığında onunda da birbirinden farklı semptomlara (bulgulara) rastlanır. Bunun sebebi her hastanın beynindeki hasara uğramış alanın ve hasarlı bölgenin büyüklüğünün farklı olmasıdır.
Beyinde hangi bölgede hasar oluşmuşsa o bölgenin yerine getirmekle sorumlu olduğu fonksiyonlar bozulur ve birçok hastada bu hareket kayıplarıyla beraber zihinsel gerilikte ortaya çıkabilir. Hasara uğramış beyin dokusu alanı ne kadar genişse ortaya çıkan fonksiyon kayıpları o kadar büyük olup klinik tablo da o kadar ağır seyreder. Bu nedenle biz fizyoterapistler her zaman ailelere çocuklarını diğer çocuklarla kıyaslamamalarını tavsiye ederiz.
Klinik tablonun (bulguların) her hastada farklı seyretmesi, her hasta için farklı tedavi yöntemleri uygulanmasını beraberinde getirir. Yani tedavi yöntemleri hastaya özgü olarak belirlenir. Her hasta için uygulanan sabit bir tedavi şablonu yoktur. Uygulanacak tedavi yöntemleri o anki klinik bulgulara göre şekillenir. Sonrasında hastanın değişen fonksiyonel kapasitesi takip altında tutulup sürekli yenilenerek devam eder.
CP’li hastanın tedavisi ömür boyu sürer. Bu nedenle her hasta için öncelikler belirlenir ve tedavi uygulamaları bu doğrultuda şekillendirilir. Örneğin; henüz oturamayan bir hasta için yürüme eğitiminden tedaviye başlayamazsınız. Tedavilere başlarken öncelikli amaçlar sıralanır ve değişen ya da gelişen her duruma uygun yeni amaçlara geçilir. Burada yine önemli bir durum ortaya çıkıyor ki o da; hastanın düzenli olarak fizik tedavi uygulamalarına katılması, bir hekim ve bir fizyoterapistin kontrolü altında bulunması, verilen ev programı egzersizlerini düzenli uygulayıp (ya da uygulatılıp) kendisine verilen ilaç ya da ortez desteklerini önerilen şekilde kullanması ve tüm bunların denetiminin düzenli yapılmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder