30 Ekim 2011 Pazar

Serebral Palsi'li (CP'Lİ) Hastalarda Kullanılan Tedavi Yöntemleri Neye Göre Belirlenir?


Her CP’li hastada klinik tablo diğerlerinden farklıdır. Örneğin;  on tane CP’li hasta bir araya getirilip karşılaştırıldığında onunda da birbirinden farklı semptomlara (bulgulara) rastlanır. Bunun sebebi  her hastanın beynindeki  hasara uğramış alanın ve hasarlı bölgenin büyüklüğünün farklı olmasıdır.

Beyinde hangi bölgede hasar oluşmuşsa o bölgenin yerine getirmekle sorumlu olduğu fonksiyonlar bozulur ve birçok hastada bu hareket kayıplarıyla beraber zihinsel gerilikte ortaya çıkabilir. Hasara uğramış beyin dokusu alanı ne kadar genişse ortaya çıkan fonksiyon kayıpları o kadar büyük olup klinik tablo da o kadar ağır seyreder. Bu nedenle biz fizyoterapistler her zaman ailelere çocuklarını diğer çocuklarla kıyaslamamalarını tavsiye ederiz.

Klinik tablonun  (bulguların) her hastada farklı seyretmesi, her hasta için farklı tedavi yöntemleri uygulanmasını beraberinde getirir. Yani tedavi yöntemleri hastaya özgü olarak belirlenir. Her hasta için uygulanan sabit bir tedavi şablonu yoktur. Uygulanacak tedavi yöntemleri o anki klinik bulgulara göre şekillenir. Sonrasında hastanın değişen fonksiyonel kapasitesi takip altında tutulup sürekli yenilenerek devam eder.

CP’li hastanın tedavisi ömür boyu sürer. Bu nedenle her hasta için öncelikler belirlenir ve tedavi uygulamaları bu doğrultuda şekillendirilir. Örneğin; henüz oturamayan bir hasta için yürüme eğitiminden tedaviye başlayamazsınız. Tedavilere başlarken öncelikli amaçlar sıralanır ve değişen ya da gelişen her duruma uygun yeni amaçlara geçilir. Burada yine önemli bir durum ortaya çıkıyor ki o da; hastanın düzenli olarak fizik tedavi uygulamalarına katılması, bir hekim ve bir fizyoterapistin kontrolü altında bulunması, verilen ev programı egzersizlerini düzenli uygulayıp (ya da uygulatılıp) kendisine verilen ilaç ya da ortez desteklerini önerilen şekilde kullanması ve tüm bunların denetiminin düzenli yapılmasıdır.

Fzt. Sevda SARIKAYA

29 Ekim 2011 Cumartesi

Serebral Palsi’li (CP) Hastalarda Ortez Kullanımına Ne Zaman Başlanılmalıdır?


Tanısı konulmuş ve fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarına başlanmış hastanın eklemlerinde şekil, vücudunda duruş bozukluklarının başladığının ilk fark edildiği anlardan itibaren ortez kullanımına başlanmalıdır. Çünkü hastanın yaşı ne kadar küçükse, ortezi kabullenmesi o kadar kolay olur ve kullanım alışkanlığını da daha çabuk kazanır. İlerlemiş duruş ve şekil bozukluklarında ve de ilerlemiş yaşlarda ortez kullanma alışkanlığı genellikle daha zor kazanılmaktadır ki, erken yaşlarda ortez kullanımına başlamak, bozukluğun ilerlemesini engellediği için daha fazla yarar sağlar.

Hastalarda Ortez Kullanımının Takibi

Hastaya uygun ortez belirlendikten sonra mümkünse ortezin yapım aşamasında ortotist (ortez- protez teknikeri) ile işbirliği sağlanarak çalışılmalıdır. Son yıllarda ortotistler, fizyoterapistler ve hekimler daha organize çalışmaktadırlar. Ortez yapımı tamamlandıktan sonra ilk deneme yine beraber yapılıp, ortez ile uzuv arasında uyum problemleri varsa belirlenerek düzeltilir ve konforlu bir kullanıma hazır hale getirilir. Çocuğa ve aileye kullanım şekli ve süreleri anlatılır, daha sonra belirli aralıklarla hastanın ortez kullanımı denetlenir.

Büyüme çağındaki çocuklarda, ortalama her üç ayda bir fizyoterapist ya da ortotist tarafından ortez – uzuv uyumu kontrol edilmelidir. Çünkü, büyüme çağındaki çocuklarda ortez kısa sürede küçülüp uzuv ile uyumsuz hale gelebileceğinden ya da çocuğun fonksiyonel kapasitesi, yapılan tedavilerle gelişip yeni gereksinimleri ortaya çıkabileceğinden, bu yeni duruma göre ortez denetimi yapılır. Eğer ortez vücuda ya da ekleme uyumunu kaybetmişse yarardan çok zarar vermeye başlar. Bu nedenle gerek çocuklarda, gerek yetişkin hastalarda uygun ortez verildikten sonra kullanımının takip altında tutulması çok önemlidir.

Fzt. Sevda SARIKAYA

28 Ekim 2011 Cuma

Serebral Palsi’li (CP’li) Hastalarda Ortez Kullanımının Amaçları

Ortezler; uzuvu (biz tıp dilinde extremite deriz) belirli bir pozisyonda tutmak amacıyla dışarıdan uygulanan cihazlardır. Spastisite (kaslardaki aşırı kasılma) sebebiyle eklemlerde veya vücutta oluşmuş ya da oluşmaya başlamış şekil ve duruş bozukluklarının önüne geçmek, gövdeye, uzuvlara destek sağlamak ve böylece fonksiyonel kapasiteyi arttırmak amaçlı kullanılırlar.

Germe egzersizleri ile gevşetilmiş eklemde, spastisitenin etkisinin daha da azaltılmasına destek sağlamak için kullanılırlar. Çünkü, uzun süreli germe olanağı sağladığından spastisiteyi azaltıcı etkisi vardır.

Gövdede yine spastisiteye bağlı gelişmiş bir duruş bozukluğu ya da skolyoz (omurga eğrilikleri) varsa duruş bozukluğunu olabildiğince gidermek için gövdeyi desteklemek amaçlı kullanılırlar.

Yürümeyi kolaylaştırmak için kullanılırlar.
Cerrahi müdahale sonrasında uzuvu ve eklemleri korumak için kullanılırlar.

Hastaya Uygun Ortez Belirlenirken Nelere Dikkat Edilir?

* Çocuğun yaşına,
* Hareket kapasitesine (oturabiliyor, desteksiz ayakta durabiliyor ya da destekli yürüyebiliyor seviyede gibi…),
* Deformasyonun (eklemlerdeki şekil bozukluğu ya da vücut duruş bozukluğu) tipine göre,
* Fonksiyonel Prognoz beklentimize (Ortez kullanarak neyi amaçladığımızı da diyebiliriz),
* Eklem hareket genişliğinin ne durumda olduğuna,
* Çocuğun bilinç düzeyine, zihinsel kapasitesine, motivasyonuna,
* Spastisitenin şiddetine,
* Çocuğun denge ve koordinasyon durumuna

göre hasta için belirleyeceğimiz ortez tipi değişir. Örneğin; yürüyen ve merdiven inip çıkabilen CP’li bir çocuğun ayak bileği için önereceğimiz ortezle, yürüyemeyen ve ayak bileğinde şekil bozukluğu olan bir çocuğa vereceğimiz ortez tipi aynı olmayacaktır.

Ortez kullanımı tedavilere ciddi destek sağlamaktadır. İhtiyacı olan hastalara mutlaka kullandırılmalı ve özellikle kullanım amacı hastaya ya da aileye mutlaka anlatılarak kullanım teşviği arttırılmalıdır.

Fzt. Sevda SARIKAYA

27 Ekim 2011 Perşembe

Serebral Palsi’li Olup Epilepsi Nöbeti Geçiren Bir Hastamla İlgili Anım!


CP’li çocukların birçoğunda (literatürde üçte biri olarak geçiyor) epilepsi nöbetleri görülmektedir. Bu zaten ağır olan CP klinik tablosunu daha da ağırlaştıran bir hastalıktır. Bununla ilgili olarak bir hasta deneyimimi sizlerle paylaşmak istiyorum;

Çalıştığım kurumda birkaç seanslığına almam için bana CP’li bir çocuk hasta yönlendirilmişti. İki seans tedaviye aldım. İlk seansta çocuğu değerlendirdim ve annesiyle çocuğu hakkında konuştuk.  Çocuk orta düzeyde zihinsel geriliği olan ve özellikle bacaklarında orta şiddetli spastisitesi olan bir çocuktu.  Değerlendirmem sırasında annesiyle beraber iki kolundan tutarak yürütmeye çalıştık. Ancak sadece beş-altı adım atabilmişti ve onu da ağlayarak zorlukla yürümüştü. Annesi çocuğunun daha önce yürüyebildiğini, durumunun yeni yeni bu kadar geriye gittiğini söyledi ki aslında bu pek de normal bir durum değildi.

-Çocuğunuzun başka sağlık problemleri var mı? Mesela epilepsi nöbeti geçiriyor mu? Diye sorduğumda,
-evet nöbet geçiriyor’ dedi.
-ilaçlarını düzenli kullanıyor musunuz?  Doktoruna kontrollerine götürüyor musunuz? Diye sorduğumda da aynen şu cevabı aldım;
-valla hocam, çocuğu doktora kontrole en son götürdüğümde çok küçüktü ve doktor bir ilaç vermişti. Arada sırada, aklıma geldikçe ilacı çocuğa veriyorum ‘dedi.

Durum vahimdi. Belli ki anne ne CP, ne de epilepsi hatalığı hakkında neredeyse hiç bir şey bilmiyordu. Anneye epilepsi hastalığının düzenli, hatta saati saatine ilaç kullanımı gerektirdiğini, doktor kontrolünde çocuğun yaşına ve kilosuna uygun dozun belirlenerek çocuğa verilmesi ve düzenli aralıklarla çocuğunu kontrollere götürmesi gerektiğini anlattım. Aklına geldikçe çocuğa ilaç vermenin hiç bir yararı olmadığını ve kafasına göre doz arttırıp azaltamayacağını da anlattım. Anne bunları bilmediğini söyledi. Derken çocuğu bir kez daha tedaviye aldım ve sonra başka bir arkadaşımın takibine verildi.

Aradan iki ay kadar zaman geçmişti. Kantine inmiştim. Önümde bir çocuk durmadan sağa sola koşturuyordu. Peşinden de annesi koşuyor çocuğu zapt etmeye çalışıyordu. Kendi kendime “nereden tanıyorum ben bu çocuğu?” diye sorarken bir anda aklıma geldi. Bu çocuk değerlendirmesini yaptığım çocuktu. Ama gözlerime inanamadım. Bu kadar kısa sürede nasıl olmuştu da koşar hale gelmişti? Annesinin yanına gittim ve

-Bu büyük gelişme nasıl oldu böyle? dedim.
Anne ise:
-Siz oğlumu değerlendirdiğinizde epilepsiyle ilgili anlattıklarınızdan sonra hemen oğlumu alıp bir nöroloğa götürdüm. Doktor çocuğumu değerlendirdikten sonra gerekli ilaçlara başlattı, ben de çok düzenli olarak çocuğuma veriyorum. Sonuç ortada. Oğlum neredeyse hiç nöbet geçirmiyor ve eskisi gibi yürüyüp koşmaya başladı. Desteğiniz için teşekkür ederim Sevda hanım dedi.

Tabi burada fizyoterapistinin de emeği çok büyük. Ama vurgulamak istediğim şey şu ki; ben epilepsi ilaçlarının hastalar üzerinde çok büyük olumlu etkilerini görmüştüm ancak böylesine büyük yararı olabildiğini ilk kez görüyordum. Bu çok büyük bir gelişmeydi. Sonuç mutluluk vericiydi.

Fzt. Sevda SARIKAYA

26 Ekim 2011 Çarşamba

Serebral Palsi Tedavisi Bir Ekip İşidir!

Serebral palsi tek başına ailenin ya da fizyoterapistin üstesinden gelebileceği bir hastalık değildir. Çünkü tedavisi zordur, zahmet ve zaman gerektiren bir hastalıktır. Ayrıca hastalığa etki eden başka komplikasyonlarda (hastalığa eklenen ve hastalığın klinik tablosunu ağırlaştıran ek rahatsızlıkların olması) varsa tedavi daha da zorlaşır.Bu nedenle CP tedavisi bir ekip çalışması gerektirir.

Bu ekipte; Hastanedeyse Çocuk Nörolojisi,  Fizik Tedavi,  Ortopedi Bölümleri , Çocuk Ruh Sağlığı, Beslenme, Beyin Cerrahisi,  Göz, Kulak-Burun-Boğaz Bölümleri hastanın tedavisinde rol alır. Bu bölümlerin her birinin hastanın hayatını kolaylaştırıcı katkıları olacaktır. Kas gevşetici ilaçlar (spastik kasların gevşemesini sağlayarak fizik tedavi  sırasında germe egzersizlerinin uygulanmasını  kolaylaştırır),  fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları , çesitli ortezler,  botulinum toksini enjeksiyonlari(botox;  bu madde kaslara uygulanarak,  sinirler ve kaslar arasındaki iletiyi kesintiye uğratarak geçici felce neden olur. Ancak çok küçük dozlarda tedaviye yönelik kullanımında kas gevşemesi yaratarak önemli fayda sağlar. Tabi bu uygulama yine fizik tedavi egzersizlerinin uygulanmasında kolaylık sağlar), cerrahi yöntemler (örneğin ; kas gevşetme ameliyatları) ve kas-hareket-konuşma eğitim programları,  occupational  tedavi (iş ve uğraşı tedavisi)  çocuğun durumuna göre seçilerek uygulanır. Bu yöntemler sayesinde serebral palsili çocuk yetenek ve becerilerini geliştirebilir ve yaşam kalitesini büyük ölçüde artırabilir. Bir yöntemin etkinliğinin azaldığı noktada diğer yöntem devreye girmelidir. Tedavi takımının ortak bir dili olmalıdır,hasta ve ailesi ikilemde bırakılmamalıdır.Ayrıca çocuğun ciddi bir şekilde  özel eğitim desteği alması gerekebilir ki ; özel eğitim öğretmenleri, psikolaglar, çocuk geşimi öğretmenleri de bu ekipte yer alması önemli uzmanlardır.

Her fırsatta dile getirdiğim gibi bu ekibin en önemli üyesi ailedir. Bilinçli ve çocuğuna karşı çok ilgili aile, tedavilerin daha başarılı sonuçlar getirmesindeki en önemli unsurdur.

Fzt. Sevda SARIKAYA

25 Ekim 2011 Salı

Serebral Palsi’li Çocukların Rehabilitasyonu

Serebral palsili (CP’li) çocukların rehabilitasyon programı; çocuğun yaşına ve sahip olduğu fiziksel kapasiteye göre belirlenmelidir. Fizyoterapi programının başarılı olması için tedavinin mümkün olduğunca erken başlatılması çok önemlidir.

CP rehabilitasyonunda amaç;

  • Anormal postür (duruş) problemlerinin düzeltilmesi,
  • Spastisiteye bağlı gelişmiş hareket bozukluklarının düzeltilmesi
  • Oluşabilecek eklem deformasyonlarının (şekil bozukluklarının) önlenmesi,
  • Mobilizasyonun arttırılması (hareket yeteneğinin ya da kapasitesinin arttırılması),
  • Mevcut becerilerin geliştirilmesi,
  • Yeni becerilerin kazandırılması,
  • El, el bileği ve dirseklerin fonksiyonel olarak kullanımını sağlamak,
  • Yürüme eğitimi vermek,
  • Anlaşılabilir konuşmayı öğretmektir.

Terapi programında; çocuk için saptanmış olan amaçlar doğrultusunda, uygulanacak egzersiz, ortez ve diğer aktiviteler saptanır. Terapist, çocuğu günlük yaşam aktivitelerinde olabildiğince en bağımsız hale getirebilmeyi amaçlayarak bu aktivitelere yönelik olarak tedavi programını planlar.

Terapi yöntemleri, çocuğun kapasitenin sınırları içinde vücut fonksiyonlarını arttırmayı hedeflemelidir. Bu amaca ulaşılması için beklenen süre saptanır. Örnek: 4 hafta. Uygulanacak yöntemler saptanır. Örneğin; ayakta durma sehpası kullanımı ve gövde dengesini arttırıcı egzersizler yapılması gibi. Belirlenmiş süre içerisinde uygulamalar yapılır ve daha sonra sonuç değerlendirilir. Fizyoterapi uygulamaları başarılı değilse ya da yeterli gelmemişse ek girişimler planlanır.

CP rehabilitasyonunu üç döneme ayırabiliriz;

Bunlardan ilki infant dönemi (bebeklik dönemi):
En iyi postür (duruş) sağlanmaya çalışılır, daha sonra yeme – içme fonksiyonları takip edilir.

İkincisi okul öncesi dönem: 
Çocuğa, günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığını kazandırmaya yönelik uygumlalar ön plana çıkar. Öncelikle yeme – içme, giyinip soyunma, tuvaletini yapma becerileri üzerinde durulur.

Üçüncüsü okul çağı ve adolesan (çocukluktan yetişkinliğe geçiş) dönemi:
İletişim ve sosyal becerilerin kazandırılması ön plandadır. Okul öncesi ve okul çağında ortaya çıkabilecek skolyoz(omurgada ortaya çıkmış eğrilikler) , kontraktür (kaslardaki spastisite nedeniyle zamanla eklemlerde oluşmuş ve el terapileriyle giderilemeyecek sertiğe gelmiş gerginlik ve şekil bozukluklarıdır) ve el gibi seconder (ikincil) ortopedik problemler, limitasyonu (kısıtlılığı) artırabilir ve cerrahi girişim gerekebilir. Ortezleme ve yardımcı ekipman, çevre düzenlemesi gerekebilir.

Her üç dönemde de başlıca iki tedavi yöntemi kullanılır;

*Bunlardan birincisi germe egzersizleri (eklem hareket açıklığını arttırıcı egzersizler) ve güçlendirme (kuvvetlendirme) egzersizlerini içeren konvansiyonel (koruyucu) egzersiz programlarıdır.

Özellikle cerrahi girişim sonrası iyileşme döneminde, kontraktür riskinin attığı hızlı büyüme dönemlerinde ve tekerlekli iskemle kullanan tüm vücut tutulumlu çocuklarda bu egzersizler büyük önem taşır. (kontraktür: kaslardaki spastisite nedeniyle zamanla eklemlerde oluşmuş ve el terapileriyle giderilemeyecek sertliğe gelmiş gerginlik ve şekil bozukluklarıdır)

*İkincisi ise nörofasilitasyon (yine fizik tedavi yöntemlerinden biridir) teknikleridir. Hangi tekniğin daha etkili olduğu, kaç yaşında başlanıp ne sıklıkta uygulanması gerektiği ve sonuçların ne şekilde ölçülüp değerlendirileceği halen tartışmalıdır. Seçilen yöntem aileye mutlaka öğretilmeli ve aile egzersiz programını evde uygulamalıdır.

Fzt. Sevda SARIKAYA

23 Ekim 2011 Pazar

Serebral Palsili Çocuğu Olan Ailelere Öneriler – 2. Bölüm

  • Baş – boyun kontrolünü arttırmak için,  çocuk ayna karşısında, gerekirse destekli oturtularak başını ve boynunu dik tutması istenir. Hareketi tamamlayamıyorsa destek verilir. Sırt kaslarına uyarıda bulunularak başını ve boynunu öne eğmesi engellenir. Baş – boyun kontrolü ve desteksiz oturma yeteneği kazandırılana kadar bu uygulamaya devam edilir. Yine çocuğun önüne oyuncaklar konularak oyunlar eşliğinde başını – boynunu ve sırtını dik tutması istenir. Çocukla oyun oynayarak egzersizleri yapmak çocuğu hem eğlendirir hem de tedavilere aktif katılımını arttırabilir. Dolayısıyla aileyi de rahatlatan bir yöntemdir ki çocuklarını sürekli ağlarken ve egzersiz yapmaya isteksiz görmektense, eğlenerek egzersizlerini yapması onları da rahatlatır.
  • Bir kez daha vurgulamak isterim ki çocuğun tedavisinde fizyoterapistin ve ailenin işbirliği içerisinde olarak çocuğu desteklemesi, cesaretlendirmesi ve başarılarını sözlü ifadelerle takdir etmeleri çok önemlidir. Bu çocuğun tedavilere katılımını ve öz güvenini arttırır.
  • Diğer önemli bir konu da ortez kullanımıdır. Çocuğunuzun kontrolünde olduğu hekim ya da fizyoterapist, çocuğunuzun ortez (eklemleri doğru pozisyonda tutmaya yardımcı cihazlar) kullanmasını tavsiye ediyorsa mutlaka kullandırın. Bu çocuğunuzun eklemlerinde gelişmiş ya da gelişmesi olası deformiteleri (eklemlerindeki şekil bozukluklarını) önlemeye ya da düzeltmeye yardımcı koruyucu desteklerdir. Ortezler, spastik olan kol ve bacakların nötral dediğimiz düzgün pozisyonlarda uzun süreli tutulmasını sağlar. Aslında germe egzersizleri ile aynı mantığı taşır. Spastik kası gevşetmek için uzun süreli ve sık tekrarlı germe egzersizleri yapmak gerekir ki ortezler de uzun süreli germe sağlayarak kasların gevşemesine katkı sağlar ve şekil bozukluğu oluşmasının önüne geçer . Kas gevşetme ameliyatları gibi operasyonlar sonrasında eklemlerin immobilizasyonunu (eklemi hareketsiz hale getirerek) operasyon sonrasında yumuşak dokuların iyileşmesine ortam sağlar. Bu nedenle ortez kullanımı konusunda özen gösterilmesi şarttır.
  • Ortezin uygunluğu ve denetimi için sürekli bir fizyoterapist kontrolünde olmak çok yaralıdır. Biz fizyoterapistler sürekli takibimizde olan çocuğun yaşını, hareket yeteneği kapasitesini, eklemlerinde oluşmuş ya da oluşmaya başlamış şekil bozukluğunu ve  ortezin tedavilerimize ne tür bir işlevsel katkısı olabileceğini değerlendirerek ne tip bir ortez kullanması gerektiğine karar verir ve ilerleyen süreçte bunun denetimini yaparız. Çocuğun verilen ortezi nasıl  ve ne süreyle kullanması gerektiğini aileye anlatırız.

Fzt. Sevda SARIKAYA

22 Ekim 2011 Cumartesi

Serebral Palsili Çocuğu Olan Ailelere Öneriler – 1. Bölüm

  • En önemli öneri; tanı konulduğu andan itibaren en erken dönemde, özellikle çocuklarınız henüz yeni doğan dönemindeyken Fizik Tedaviye başlatın. Çünkü çocuğun yaşı ne kadar küçükse tedaviye alınan cevap o kadar büyük olur. Özellikle tedavilerde maksimum cevap 0-1 yaş aralığında alınmaktadır.
  • Erken dönemde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulamalarına başlanıldığında, çocuğun vücudunda oluşmaya başlamış eklem deformasyonları(bozulmaları) için fizyoterapistin önerdiği atel destekleri kullanılarak deformasyonların ilerlemesinin önüne geçilebilir.
  • Fizyoterapistin çocuğunuz için planladığı ev programı egzersizlerini olabildiğince düzenli uygulayın.
  • Ayak bileklerinde spastisitesi(aşırı kasılması) olan çocuklar parmak uçlarına basarak yürüme eğilimindedirler. Bu nedenle yürüteç kullandırmamak gerekir. Çünkü yürüteç kullanan sağlıklı çocuklar bile genellikle parmak uçlarına basarak yürürler ki ayak bileklerinde spastisitesi olan çocukların kasılmaları daha da artar. Fizik tedavinin amaçlarından biri de desteklide olsa yürüyebilir seviyeye gelmiş çocuğun tam taban temaslı yürüme yeteneğini geliştirmektir. Yürüteç ancak biz fizyoterapistlerin işini daha da zorlaştırır.
  • Vücudundaki spastisiteden ötürü öne doğru bükülü durma eğilimi olan çocuklar, yüzüstü pozisyonda yer minderine uzatılıp pozisyonlanabilir. Bu pozisyonda çocuk sırtını düzeltebilir, başını yukarıya kaldırmaya çalışabilir(ya da biz göğüs altına rulo yastıkla destek vererek başını yukarı kaldırmasına yardımcı olabiliriz). Kol ve bacaklarında bükülmeleri varsa yine bu pozisyonda germe egzersizleri uygulanarak kollar ve bacaklar daha rahat açılabilir ve çocuğun gevşemesi sağlanabilir. Çocuğun önüne oyuncaklar, renkli objeler konularak bunlara bakması, uzanması istenebilir. Bu çevresine olan ilgisini arttırabilir.
  • Vücudundaki spastisiteden ötürü başını ve sırtını aşırı derecede geriye doğru itme eğilimi olan çocuklar sırtüstü pozisyonda yer minderine uzatılıp pozisyonlanabilir. Bu pozisyonda baş ve boyunu öne doğru getirebilme egzersizi çalıştırılır. Aşırı kasılması olan çocuğa yardım edilerek hareketi tamamlaması sağlanır. Ayrıca bu pozisyonda dirsek, kalça ve dizleri bükme hareketleri (germe egzersizleri) çalışılabilir. Yine yukarıda, oyuncak ve objeler tutularak çocuğun oyunlarla onları almaya çalışması istenebilir.  Özellikle sırtüstü yatırıldığında başını ve sırtını geriye doğru itme eğilimi olup başını kaldıramayan ve çeviremeyen çocuklara hamak ve ana kucağını tavsiye ederiz.
Hamak hem çocukların çok hoşuna gidebilir hem de başın ve sırtın spastisiteden ötürü aşırı derecede geriye doğru gidişini engeller. Böylelikle başın ve omuzların öne gelmesini desteklemiş oluruz. Ayrıca çocuğu, hamak içinde yuvarlama hareketi şeklinde hafif hafif sallamak,  sağına ve soluna dönme yeteneği kazanmasına da yardımcı olur. Oyunlar ile kombine edilirse keyifli ve başarılı bir tedavi içinde fırsat yaratılmış olur.

Fzt. Sevda SARIKAYA

21 Ekim 2011 Cuma

Serebral Palsi’nin Tedavisi Var mıdır?

Serebral Palsi; Doğum öncesi, doğum sırası ya da doğum sonrasında, beyinin erken gelişim döneminde oluşan bir hasara bağlı olarak vücutta ortaya çıkan kalıcı hareket ve postür (duruş) bozukluğudur. Beyinin erken gelişim dönemi ilk 18 ay olmakla beraber, 6 yaşa kadar oluşan ve ilerleyici olmayan beyin hasarlarının tümü de Serebral Palsi (CP) olarak tanımlanabilir.

Beyindeki hasarı iyileştirecek başarısı kanıtlanmış herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Oluşmuş beyin hasarını geriye döndürmek mümkün olmadığı için CP’nin kökten tedavisi yoktur. Ancak beyin, dokusundaki hasarlı olan noktalara karşı yeni bir adaptasyon sürecine girer. Beyin kortexi özellikle yaşamın ilk yıllarında oluşmuş hasar sonrasında inanılmaz derecede reorganize (yeniden organize) olma yeteneği gösterir. Buna NÖRONAL PLASTİSİTE denir ki daha anlaşılabilir bir dille ifade etmek gerekirse, zamanla beynin sağlam bölgelerinin, hasarlı bölgelere ait kaybolmuş fonksiyonlarını üstlenmesi anlamına gelir.

Beyindeki nöronlar (sinir hücreleri) arasında yeni snapslar (bağlantılar) oluşur ve 5 – 6’lı yaşlara kadar beyindeki nöronlar yeniden organize olurlar ve buna bağlı olarak da bazı fonksiyonlar kısmen de olsa kazanılabilir. Sinir hücrelerindeki bu olumlu değişiklikler çoğu zaman kendiliğinden olmayabilir. Bu konuda yeni nesil ilaçlar ve özellikle fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları önem kazanmaktadır. Biz fizyoterapistlerin tedaviler sırasında kullandığı  Bobath, Vojta…vs gibi tedavi yöntemlerinin erken aylardan (yeni doğan döneminden) itibaren uygulanması ile başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Ancak gerek bebeklik döneminde CP tanısının kesinleşmesinin güçlüğü, gerekse de hastalığın ilk senelerde kısmen de olsa kendiliğinden iyileşme potansiyeli olması nedenleri ile bu tedavilerin başarısı bilimsel olarak kanıtlanamamaktadır.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları, zihinsel gelişim düzeyi ne olursa olsun çocuğun fiziksel gelişimi, büyümesi, motivasyonu, sosyalleşmesi ve sağlıklı bir bedene sahip olması için gereklidir. Bu nedenlerden dolayı CP tanısı konmuş tüm çocuklara fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları önerilir.

Yıllardır onlarca CP’li hasta ile çalışmış bir fizyoterapist olarak tecrübelerimi sizlere şöyle aktarmak isterim ki, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları CP tedavisinde kökten çözüm sağlamasa da hastaların fiziksel kapasitesini büyük ölçüde artıran tedavi yöntemleridir. Örneğin, tedavi öyküsünü paylaştığım hastamla ilk tedaviye başladığım zamanlarda şiddetli spastisitenin hâkim olduğu, bükülü kalmış parmak, el bileği ve dirseklerini germe egzersizleri ile zorlukla açabiliyorken, 3 yıllık tedavilerimiz sonrasında şimdi önüne konulan bir kâse leblebiyi tek tek alarak ve yardımsız yiyebilecek duruma geldi. Kol, bacak ve gövde kaslarındaki şiddetli spastisiteden ötürü yattığı yerde dönme hareketini dahi yapmakta zorlanırken, şimdi paralel yürüme barında  minimum destekle yürüyebilecek seviyeye gelmiştir. Bunun gibi binlerce örnek gösterebilirim.  Bu, öncelikle fizik tedavinin, sistemli çalışmanın ve bununla birlikte ailenin fizyoterapistle işbirliği yaparak  ev programı egzersizlerini yeterli ve düzenli uygulanmasıyla elde edilmiş bir başarıdır.

Fzt. Sevda SARIKAYA

20 Ekim 2011 Perşembe

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uygulamalarıyla Serebral Palsi Tedavisinde Amaçlanan Hedefler Nelerdir?

*Spastik(aşırı derecede kasılı olan) kasların gevşetilmesi ve böylece eklemlerde oluşması olası hareket kısıtlılıklarının ve deformasyonların (şekil ve biçim bozukluklarının) önüne geçilmesi,

*Spastik olmayan kasların kuvvetlendirme egzersizleriyle güçlendirilmesi ,

*Hastanın baş-boyun, karın, sırt, el, kol, bacak vs..gibi tüm vücut uzuvlarını olabildiğince en aktif şekilde kullanmasının sağlanması,

*Hareket kapasitesinin arttırılması ve hareket yeteneğinin geliştirilmesi,

*Vücut imajının geliştirilmesi; yani düzgün postürün (duruşun) sağlanması,

*Vücut farkındalığının arttırılması,

*Hareket kapasitesinin attırılması için uygun yardımcı araçların ve atellerin seçimi ve denetimi,

*Aile eğitimi; aile ve çocuğun desteklenmesi,

*Hastaya ihtiyaçları doğrultusunda egzersizler uygulanır ve baş-boyun kontrolünün geliştirilmesi, yüzüstünden sırtüstüne ya da sırtüstünden yüzüstüne dönebilme, oturabilme, emekleme , dizüstünde dik durabilme, ayakta dik durabilme, yürüme gibi hastanın günlük yaşam aktivitelerinin devamını sağlayabilmesi için gereken tüm fiziksel hareket yeteneklerinin kazandırılması amaçlanır .En büyük hedefimiz her zaman hastayı günlük yaşamında ya tam bağımsız yada en az bağımlılıkla hayatını sürdürebilir hale getirmek, sosyal hayata kazandırmaktır.

Fzt. Sevda SARIKAYA

19 Ekim 2011 Çarşamba

Serebral Palsi’li Hastalarda Egzersizler Ne Sıklıkla ve Nasıl Uygulanmalıdır?

Egzersizler günde üç kez (sabah, öğlen, akşam olmak üzere) birer saat uygulanmalıdır. Egzersizler hafata da en az beş gün yapılmalıdır.

Egzersizlerin yapıldığı ortam çok sıcak ya da çok soğuk olmamalı, oda sıcaklığında olmalıdır.

Biofeedback çok önemlidir. Yani hastaya egzersizler uygulanırken işitsel, görsel, ve duyusal stimülasyon (uyarma) yöntemlerinden yararlanılır. Egzersizler yaptırılırken sürekli sözel komutlar(kolunu kaldır ,indir..vs şeklinde) verilir(işitsel biofeedback).Egzersizler ayna karşısında yapılır ve hastanın yaptırılan(ya da yaptığı) her egzersizi izlemesi sağlanır(görsel biofeedback).Ayrıca egzersizlerin uygulanması sırasında uygulama yapılan kasa yada kaslara uyarıda bulunularak duyusal biofeedback sağlanır. Bunlar tedavilerin olmazsa olmazlarıdır. Çünkü tedavilerin başarısını ciddi oranda arttırır.

Ailelere  ev programı egzersizleri öğretilirken hastanın tedavisinin yapıldığı odanın da modifiye edilmesi(hastanın gereksinimlerine göre düzenlenmesi) tavsiye edilir. Oda da uygun bir mat(tedavi minderi), ayna ve hastanın ihtiyacı olabilecek diğer tüm araç ve gereçler olmalıdır .Örneğin paralel yürüme barında yürüyebilme seviyesine gelmiş bir hasta için aileye imkanları dahilinde egzersiz odasına paralel yürüme barı almaları tavsiye edilebilir. Tüm bunlar hastanın hareket yeteneğinin artmasına yardımcı olabilecek uygulamalardır.

Tedavi başarısının artması için ev programı egzersizleri muhakkak düzenli ve gerekli yeterlilikte uygulanmalıdır. Fizyoterapist hastanın klinik tablosundaki iyileşme düzeyine göre ev pogramı egzersizlerine yenilerini ekleyip ,yeni araç gereçler tavsiye edebilir. Tedavilerin ciddi bir disiplin içinde yürümesi için fizyoterapist kontrolünde olmak çok önemlidir.

Fzt. Sevda SARIKAYA

18 Ekim 2011 Salı

Rehabilitasyon Nedir?

Rehabilitasyon Nedir?

Fizik Tedavi: hareket kusurlarını düzeltmeyi veya hareket yeteneğini yeniden kazandırmayı amaçlar. Kişinin hastalığı sebebi ile karşılaştığı tüm bedensel yetersizliklerini yenmesine ve kendi kendine yeter duruma gelmesine yardımcı olur.

Bundan sonra rehabilitasyon amaçlanır. Rehabilitasyon; kişinin doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle oluşan kalıcı veya geçici yetersizliklerinin, kaybedilmiş ya da kısıtlanmış hareket kapasitesinin belirlenerek medikal, cerrahi, fiziksel yöntemler ve yardımcı cihazlarla tamamen ya da kısmen giderilmesini amaçlar. Hastanın günlük yaşamda fiziksel, ekonomik ve sosyal yönden mümkün olduğunca tam bağımsız duruma gelmesine yardımcı olur.

Kişinin fiziksel engeli ya da yetersizlikleri dahilinde çalışmaya teşvik edilmesi ve topluma yeniden kazandırılması amaçlanır. Çünkü, fiziksel ya da ruhsal hastalıklar geçiren insanların bazıları henüz sahip oldukları engel ve yetersizliklerle hayata alışamazlar. Rehabilitasyon uygulamaları onları sosyal yaşama hazırlar.

Rehabilitasyon merkezleri, hasta kişinin sağlığına kavuşup, hayata mutlu bir şekilde devam etmesini sağlayan kliniklerdir. Ülkemizde özel veya devlet tarafından yaptırılan kliniklerin yanında özel vakıfların da yaptırmış olduğu klinikler vardır. Özetle, rehabilitasyon bir iyileştirme işidir, kişiyi tekrar hayata kazandırır.

Fzt. Sevda SARIKAYA

17 Ekim 2011 Pazartesi

Serebral Palsi Hastalığının Tedavisinde Aile Eğitimi

Mesleki yaşantımın yaklaşık on yılını bedensel engellli çocuklarla çalışarak geçirdim. Tecrübelerime dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim ki; gördüğüm en büyük eksiklerden biri de aile eğitiminin yetersizliğiydi. Bir çok aile serebral palsi hastalığının tam olarak nasıl bir hastalık olduğundan habersizdi. Hastalarının nasıl bir klinik tabloyla karşı karşıya olduğunun farkında değillerdi. Ne yapmaları yada ne yapmamaları gerektiğini, tedavilere nereden ve nasıl başlayacaklarını, nasıl sürdüreceklerini bilmiyorlardı.

Aile eğitimi, serebral palsi hastalığının tedavisinin olmazsa olmazlarından biridir. Ben, her yeni serebral palsili  hastam ile tedaviye başladığımda, hastamı klinik olarak değerlendirdikten sonra ilk iş olarak aileyle görüşüp, hastalık hakkında ne düzeyde bilgi sahibi olduklarını değerlendiriyorum. Yeterli bilgisi olmayan aileleri: hastalığın klinik tablosu, seyri, bu seyir sırasında hastayı ve kendilerini bekleyen zorlukları, istikrarlı tedavinin iyileşme sürecine olumlu etkilerini, ev programı egzersizlerinin düzenli yapılması gerektiğini ve önemini dilim döndüğünce anlatıyorum. Diyebilirim ki, ailenin eğitimi ve onlarında tedavi sürecine katılımı ile hastalarımın iyileşmesinde her zaman olumlu sonuçlar elde ettik.

Biz fizyoterapistler, devletin verdiği imkanlar dahilinde bir hastayı haftada ortalama iki saat kadar görüp tedavi edebiliyoruz. Ancak aileler neredeyse günün yirmi dört saatini hastalarıyla geçiriyorlar. Dolayısıyla tedavi sürecinde en büyük iş ailelere düşüyor.Tedavinin en önemli unsuru ailenin desteği ve ilgisidir.  Bu nedenle bilinçli ve tedavilerde iş birliğine yatkın ailenin varlığı son derece önemlidir. Serebral palsi hastalığı istikrarlı, zor ve zahmetli bir tedavi süreci gerektirir. Bu nedenle de ne tek başına fizyoterapistin, ne de ailenin üstesinden gelebileceği bir zorluktur. Tedavi tümüyle bir ekip işidir. Bu ekibin en önemli birimi ise AİLEDİR.

Fzt.Sevda SARIKAYA
                                                                                                     


   

12 Ekim 2011 Çarşamba

Serebral Palsi’de Rehabilitasyon Yaklaşımları

Özet
  Amaç: Serebral Palsi’li(CP) çocuklarda Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon yaklaşımları ve bunların yararları ile ilgili bir literatür taraması yapmaktır. Bu konu ile ilgili 34 makale incelenmiştir. 

  Sonuç: Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulamaları, fiziksel yetersizliğin çocuğun gelişimindeki olumsuz etkilerini en aza indirgeyip çocuk ve ailenin yaşam kalitesini yükselterek çocuğun mevcut özürüne rağmen bağımsız ve sosyal bir birey olarak topluma kazandırılmasını sağlar.

Fzt. Sevda SARIKAYA
******************
  CP beynin erken gelişim döneminde lezyon ya da anomalilere seconder olarak meydana gelen, ilerleyici olmayan ancak tabloda değişiklik görülebilen motor bozukluk sendromudur[1]. Motor bozukluklar; spastisite, kuvvetsizlik, koordinasyon bozukluğu, atetoz, rijidite ve tremorlar şeklinde olabilir. DolayısıylaCP, motor bozukluğa yol açan ve bulguları çocukluktan itibaren ortaya çıkan geniş bir aralıktaki serebral bozukluğu tanımlayan bir terim şemsiyesidir[2]. CP’li hastaların çoğunda kas güçsüzlüğüne eşlik eden hipertoni bulunmaktadır. Hipertoni bulguları spastisite, distoni veya rijidite olarak sayılabilir. CP’li hastalarda aynı zamanda başka nörolojik problemler de mevcut olabilmektedir: görme-işitme-konuşma problemleri, duyu kayıpları, mental retardasyon, epilepsi ve davranış bozuklukları[3 – 4 – 5 – 6 – 7 ].

  Güçsüzlük ve hipertoni, agonist ve antagonis kasların asimetrik kasılmasına yol açarak başlangıçta dinamik yani pasif manipülasyonla düzeltilebilen ancak zamanla kontraktürlere yol açabilen problemlerdir. Zaten anormal olan motor hareket, kontraktürlerin gelişimiyle daha fazla fonksiyonel kayba yol açar. Zamanla kontraktürler ilerleyici deformitelere dönüşebilir ve torsiyonel kemik deformiteleri, eklem dislokasyonları ve omurga deformiteleri ortaya çıkabilir[8].

  CP’li çocuğun değerlendirilmesi esnasında tutulum tipi belirlenir, fonksiyonel durum ve ikincil deformiteleri değerlendirilir, bunlara dayanarak hastanın gereksinmeleri saptanır ve tedavi planı çizilir[9 – 10]. Öncelikle hasta anne kucağında ya da sandalyede, yerde sürünürken, mümkünse yürürken gözlenir. Üst ekstremite için aktif bir oyun (balonla oynamak gibi) seçilebilir. Bebeklerde nörolojik muayenede Landau, ayak basma, paraşüt, asimetrik tonik boyun reflekslerine bakılır. Çocuğun güvenini kazandıktan sonra omurga eklem hareket açıklığı, kas gücü değerlendirilir[9 – 10]. Mental durum, görme – işitme – konuşma, kas gücü ve istemli kas kontrolü, refleksler, kas tonusu (Ashworth skalası), istemsiz hareketler, nöromotor gelişim değerlendirilir[10]. CP’li çocuk kaslarını istemli olarak kasıp gevşetemediği için eklemlerini birbirinden bağımsız, tek tek hareket ettiremez. Bu nedenle kas gücü izole olarak değerlendirilemez, çocuğa basit hareketler yaptırarak dolaylı bir fikir edinilebilir[10]. CP’li çocuk objektif ölçütlerle değerlendirilmeli, multidisipliner yaklaşımla rehabilitasyon planı çizilmeli ve uygulanmalıdır. Ekibin önemli bir parçası olan aile çok iyi bilgilendirilmelidir.Uygulanan terapinin amaçları ailenin istekleri doğrultusunda net olarak belirlenmeli ve bu hedeflere ulaşma süreleri bilinmelidir. İstenilen sürede bu hedeflere ulaşılamazsa terapi planı yeniden gözden geçirilmelidir. Hekim ve fizyoterapist arasında verimli işbirliği kurulup tedavi programı belirlenmelidir.

Fonksiyonel değerlendirmeler için çeşitli ölçütler ve geçerlilik ve güvenilirliği gösterilmiş değerlendirme skalaları kullanılır. CP’li çocukların motor fonksiyon gelişimini incelemek için kaba motor fonksiyon ölçüm skalası (GMFCS; Gross Motor Function Classification System) kullanılabilir. GMFCS, CP’li çocukların özür seviyelerini belirlenmesinde, prognozlarının tayininde, tedavi planının düzenlenmesinde ve ilerlemenin takibinde  kullanılan yöntemlerden biridir[11].
    CP’de tedavi yöntemleri şöyle açıklanabilir; Medikal tedavi, nöbetleri durdurmak, beslenmeyi düzenlemek, genel sağlık önlemleri (aşılama), psikolojik tedavi, özel eğitim, fizyoterapi, iş uğraşı terapisi, ortezler, ortopedik tedavi (düzeltici alçılama, cerrahi tedavi), nöroşirurjik girişimler, elektrostimulasyon (fonksiyonel elektrik stimulasyon yontemleri). 


FİZİK TEDAVİ ve REHABİLİTASYON
  CP’li çocukların rehabilitasyon programı hastanın yaşı ve fonksiyonel durumuna göre belirlenmelidir. Fizyoterapi programının başarılı olması için tedavinin mümkün olduğunca erken başlatılması çok önemlidir. CP rehabilitasyonunda amaç: Anormal postür ve paternlerin düzeltilmesi, oluşabilecek deformitelerin önlenmesi,mobilizasyon,mevcut becerilerin geliştirilmesi, yeni becerilerin öğretilmesi, üst ekstremitelerin fonksiyonel kullanımını sağlamak, yürüme eğitimi vermek, anlaşılabilir konuşmayı öğretebilmektir[9].

  Terapi programında fonksiyonel amaçlar doğrultusunda uygulanacak egzersiz, ortez ve diğer aktiviteler saptanır. Terapist günlük yaşam aktiviteleri üzerine yoğunlaşmalı ve tüm egzersizleri bu aktivitelere yönelik şekilde planlamalıdır. Terapi ile elde edilecek amaç belirlenir. Örnek: bağımsız ayakta durma fizyoterapi seansları mümkünse hastane yerine evde ve okulda sürdürülmelidir. Terapi yöntemleri var olan kapasitenin sınırları içinde fonksiyonu arttırmayı hedeflemelidir. Bu amaca ulaşılması için beklenen süre saptanır. Örnek: 4 hafta. Uygulanacak yöntemler saptanır. Örnek: ayakta durma sehpası, gövde dengesini arttırıcı egzersizler. Sonuç değerlendirilir. Fizyoterapi başarılı değilse ek girişimler planlanır.
CP rehabilitasyonunu üç döneme ayırabiliriz[9 – 12]; Bunlardan ilki infant dönemi: Optimal postür sağlanmaya çalışılır, daha sonra yeme – içme fonksiyonları takip edilir. İkincisi okul öncesi dönem: Bağımsızlığı kazandırmaya yönelik uygumlalar ön plana çıkar. Öncelikle yeme – içme, giyinip soyunma, tuvaletini yapma becerileri üzerinde durulur. Üçüncüsü okul çağı ve adolesan dönem: İletişim ve sosyal becerilerin kazandırılması ön plandadır. Okul öncesi ve okul çağında ortaya çıkabilecek skolyoz, kontraktür gibi seconder ortopedik problemler, limitasyonu artırabilir ve cerrahi girişim gerekebilir. Ortezleme ve yardımcı ekipman, çevre düzenlemesi gerekebilir[12].

 Eklem hareket açıklığını arttırıcı ve kasları güçlendirici egzersizler çocuğun tüm yaşamı boyunca uygulanmalıdır. Özellikle cerrahi girişim sonrası iyileşme döneminde, kontraktür riskinin arttığı hızlı büyüme dönemlerinde ve tekerlekli iskemle kullanan tüm vücut tutulumlu çocuklarda bu egzersizler büyük önem taşır. Her üç dönemde de başlıca iki yaklaşım modeli kullanılır;bunlardan birincisi germe ve güçlendirme egzersizlerini içeren konvansiyonel egzersiz programları, İkincisi ise nörofasilitasyon teknikleridir. Hangi tekniğin daha etkili olduğu, kaç yaşında başlanıp ne sıklıkta uygulanması gerektiği ve sonuçların ne şekilde ölçülüp değerlendirileceği halen tartışmalıdır. Seçilen yöntem aileye mutlaka öğretilmeli ve aile egzersiz programını evde uygulamalıdır.

  Konvansiyonel yaklaşım: Spesfik bir nörolojik temel üzerine kurulmamıştır. Aktif ve pasif eklem hareket egzersizleri, kas kuvvetini arttırmaya yönelik egzersizler, germe teknikleri, kardiyovasküler kapasiteyi artırıcı egzersizler, ortezleme, cerrahi girişimler gibi yaklaşımları içerir[9 – 10]. Konvansiyonel yöntemde germe egzersizleri önemli bir yer tutar. Kontraktür gelişimini engellemek için germe egzersizlerinin aileye de öğretilmesi ve düzenli bir şekilde uygulanması gerekir. Ancak ağır tutlumlu çocuklarda çok yoğun germe egzersizleri ve gece atellerine rağmen rağmen kontraktür gelişimi engellenemeyebilir.

Kaslar hem spastik hem de zayıf olduğu için güçlendirici egzersizler de uygulanmalıdır.Güçlendirici egzersizler oyun aktiviteleri içinde yaptırılmalıdır. Erken çocukluk döneminden itibaren güçlendirici egzersizlere başlanmalıdır. Güçlendirici egzersiz programı spastisiteyi azaltıcı cerrahi girişimlerden sonra mutlaka yoğunlaştırılmalıdır.

  Nörofizyolojik (Duysal Motor) yaklaşım: Santral sinir sistemine (SSS) çeşitli nedenlerle gönderilen duysal uyarıların, refleks olarak motor yanıtı oluşturduğu esasına dayanan spesifik bir tedavi yaklaşımıdır. Vücudun ekstroreseptörleri ve proprioseptörlerinin uyarılmasıyla kas gruplarının fasilitasyonu ya da inhibisyonu amaçlanır[13]. Türkiye’de  ve dünyada CP’li çocukların fizyoterapisinde en yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri Bobath Nörogelişimsel Tedavi yöntemidir (NGT). Bobath yaklaşımı aile ve çocuğun katılımının olduğu, fonksiyonel beceri ve performanslarını gözlemleyerek net tedavi hedefleri kuran bir yöntemdir[14 – 15]. Bobath terapisinin amaçları kas tonusunu düzenlemek, özel tutuş teknikleri ile postüral düzgünlüğü sağlama ve çocuğun aktif katılımının sağlandığı fonksiyonlar üzerinde çalışmaktır[16].  Merkezi sinir sistemine çeşitli yöntemlerle gönderilen duysal uyarıların refleks olarak motor yanıt oluşturduğu bilinmektedir. CP’de yoğun olarak kullanılan nörofasilitasyon tekniklerinin tümü bu prensibe dayanan ancak farklı uyarı pozisyon ve modaliteleri uygulayan terapilerdir. Tüm tekniklerin genel amacı kas tonusunu normalleştirmek, gövdede ileri denge reaksiyonlarını geliştirmek ve normal hareket paternlerini fasilite etmektir.Daha sonra normal hareket hissini geliştirmek için belirli refleks ve reaksiyonlar uyarılır. Terapistler uyarıları gövdedeki anahtar kontrol noktalardan verirler. Bu uyarılar sonucu baş ve gövde kontrolünü sağlayan refleksler ortaya çıkar.

  Bazı terapistler sırasıyla dönme, oturma, dizüstü durma, emekleme, ayakta durma ve en son aşamada yürüme şeklinde bir sıra izlemek gerektiğine inanmış ve başını tutamayan çocukların oturmasını, oturamayan çocukların çok isteseler de ayakta durmalarını önlemeye çalışmışlardır. Ancak artık bu tutumun yanlış olduğu ve potansiyeli olan tüm çocukların yardımcı cihazlar kullanılarak ayağa kaldırılmasının daha yararlı olduğu düşünülmektedir. Bu durum Bobath’ın kendisi tarafından da kabul edilmiştir. Çocuğun mümkün olduğunca mobilize olmaya teşvik edilmesi ve terapinin buna yönelik olarak planlanması gereklidir.
  Bobath tekniğinde tedavi prensipleri şöyle özetlenebilir[17]; 1) Spastik ve atetoit hastalarda, hipertonusu azaltmak için anormal postüral refleks aktivitelerin inhibisyonu. 2) İnhibisyon ile elde edilen normal tonusu devam ettirmek ve yerleştirmek amacıyla, normal postür ve hareket paternlerinin fasilitasyonu. 3)Postüral reflekslerin tonusunu artırmak ve resiprokal kas fonksiyonunu regule etmeyi içerir.

  Hareketlerin fasilitasyonu: Fasilitasyon teknikleri dört grupta incelenir: 
1) Baş ve omuzlar kullanılarak vücut hareketlerinin fasilitasyonu. 
2) Labirent düzeltme ve optik düzeltme reaksiyonlarından yararlanılarak baş kontrolünün fasilitasyonu. 
3) Denge reaksiyonlarının fasilitasyonu. 
4) Koruyucu ekstansör refleksinin fasilitasyonu.

  Vojta tekniği: Bu teknik bobath prensibine benzer bir varsayımdan kaynaklanır ve her türlü uyarıya yanıt veren sinir sisteminin fonksiyonel – anatomik gelişimini etkilemek amacı ile SSS’ne düzenli uyarı vermeyi hedefler. Bir nörofasilitasyon yöntemi olup “Refleks lokomosyon” ve “nöral yolları zorlama” kavramına dayanır. Vojta tanı ve terapi tekniği santral koordinasyon bozukluğu gibi nörolojik bozukluğu olan çocukların belirlenmesinde ve tedavisinde oldukça etkin bir metottur[18]. Sürünme ve dönme için sırtüstü ve yan pozisyonlarda 18 tetik nokta belirlenmiştir. Bu refleks hareketlerin düzenli şekilde uyarılmasıyla merkezi sinir sisteminde normal gelişim sağlanabileceği öne sürülmüştür[10].
  Vojta yöntemi genelde bobath yöntemine benzemekle birlikte uyarı pozisyonları ve uyarı tekniği açısından farklılıklar gösterir. Vojta yönteminde terapi evde anne tarafından günde 4-5 kez 5 dakikayı geçmeyecek şekilde  yapılmalı ve bir yıl içinde sonuç alınamayan vakalarda terapi durdurulmalıdır.

  İletişimsel eğitim (Petou yöntemi): Bu yöntem motor güçlüğün öğrenme probleminden kaynaklandığı teorisini esas alır. Tedavinin amacı cihazsız fonksiyonellik kazandırmaktır. Terapi seanslarını iletişimci denilen özel kişiler yönetir. Özel bir teknik olmayıp prensipler mevcuttur. Egzersiz yoktur[19]. Öğrenme çabası çocuktan gelmeli ve çocuğun gereksinimlerine göre belirlenmelidir. Çocuk kendisi için en uygun olan yöntemi kendisi bulmalıdır, buna ortofonksiyon denir. At binmeyi taklid eden cihazlar yardımıyla hippoterapiden yararlanılabilir. Yüzme CP’li çocukta güçlenmeyi ve spastisitede azalmayı sağlayan önemli bir spordur.

  Zorunlu kullanım tedavisi (Constraint induced movement therapy): Hemplejik tip CP de uygulanan ve CP’li çocukların aktiviteleri esnasında, etkilenmemiş ekstremitesinin hareketinin engellenerek, hemiplejik üst ektremitesini gözlem altında eğitilmesine dayanmaktadır.

  Phelps tekniği: Küçük ve kooperasyonu olmayan çocuklarda şartlanmalardan yararlanılır. Pasif normal eklem hareketleri yaptırılarak zamanla şartlanmış cevaplar geliştirilir. Her hareket için farklı şarkı ya da uyarı kullanılır. Vücudu dik tutabilmek ve deformitelere engel olmak için cihazlama yanlısıdır[13].

  Deaver tekniği: Ana prensip günlük yaşam aktivelerinin (GYA) geliştirilmesi olup hareket paternleri yerine fonksiyonel beceriler üzerinde durulur. Ellerin maksimal kullanımı, seyahat edebilme, normal ya da normale yakın görünüş bu tekniğin amaçlarındandır. Cihazlama yaygın olarak kullanılır[13].

  Rood tekniği: Periferden en uygun stimulus kullanılarak, beynin yüksek merkezleri stimule edilir ve normale en yakın hareket ortaya çıkarılır. Amaç deri, kas ve tendon reseptörleri uyarımı ile kasın gevşemesine veya kontraksiyonuna yardımcı olmaktır[9].

  Fay yöntemi: Normal hareketi ortaya çıkartmak için, bir takım refleksler ve pasif pozisyonlama teknikleri kullanılır. Tartışmalı bir yöntemdir[9].

  Polh tekniği: Cihazlamayı reddeder, destek kullanılmasına izin verir. Önce izole eklemin kontrolü sağlanır, daha sonra eklem sayısı artırılarak fonksiyonel hareketlere geçilir[9].

  Schwartz tekniği: Bu tekniğe göre CP de gelişme geriliğinin nedeni çocuğun mental ve emosyonel olarak kendini ifade edememesidir. Tekniğin temeli, çocuğun kendini emosyonel, entelektüel ve fiziksel olarak anlatabilmesidir. Bu amaçla dış çevre basitleştirilir, motivasyon artırılır. Çalışmalar grup halinde ve oyun şeklinde yapılır (örneğin üç tekerlekli bisiklette çalışır). Cihazlama kullanılmaz. Transferde kanadyen, koltuk değneği verilebilir[9 – 13].

  Kobat tekniği: Temeli antagonist kasların etkisi kullanılarak proprioseptif uyarı verilmesidir[9].

  Collis tekniği: Bu tekniğe göre tedavi CP’li çocuğun mental yeteneklerine bağlıdır. Hastaya dışarıdan duysal ve görsel uyarılar verilir. Cihazlama kullanılmaz[9].

  Doman – Delacato tekniği: Pasif hareket paternleri uygulanarak beyindeki hasarlı bölgenin normalde yaptırması gereken hareketin yerleştirilebileceğine inanılır. Tartışılan bir tekniktir[9].

  İş-uğraşı tedavisi: GYA esnasında, çocuğa yaşına uygun kişisel sorumluluk gerektiren aktiviteler (giyinip soyunma, yemek yeme, yıkanma, diş fırçalama gibi) öğretilmeye çalışılır. Çocuk bunları bağımsız olarak yapamasa bile yardımcı olması istenir[10].

  Ayres yöntemi: İş-uğraşı terapisinde kullanılır. Vestibüler, taktil ve kinestetik uyarılar kullanılır. Çocukların ekstremitelerinden gelen duysal girdilerin merkezi sinir sisteminde algılanma ve yorumlanma kusuru terapistin sistemli uyarılarıyla giderilmeye çalışılır.

  Spor ve rekreasyon: CP’li çocukta etkinliği gösterilmiş rekreasyonel terapi yöntemlerinden biri at binme diğeri ise yüzmedir. At binmenin ülkemiz koşullarında çok mümkün olmamakla birlikte baş kontrolü ve gövde dengesini arttırdığı, kas tonusunu normalleştirdiği gösterilmiştir. Ayrıca çocukta kendine güven duygusunu da geliştirmektedir. Yüzmeye havuz içi basit egzersizlerle başlanmalıdır. Tüm vücut tutulumlu olgularda kas tonusu ve kontraktür gelişimi üzerine olumlu etkileri vardır. Hemiplejik ve diplejik sp’de ise buna ek olarak hem kasları güçlendirir, hem de kardiovasküler kapasiteyi ve yürüme etkinliğini arttırır[10].

  Dört yaşa kadar fizyoterapi ve ortez kullanımı ön plandadır. Bu dönemde oturma dengesine yönelik destekler verilir, gerekli ortezler yaptırılır, mobilizasyon ve mümkünse ambülasyon sağlanmaya çalışılır.  4–6 yaş arası gerekiyorsa cerrahi tedavi uygulamaları yapılır. Okul çağında ise (7-18 yaş) eğitim ve psikososyal gelişim çabaları önem kazanır. Sekiz yaş sonrası yoğun fizyoterapinin etkinliği tartışmalıdır. Bu döneme kadar geçen sürede kazanılması beklenen mobilizasyon hedeflerine ulaşılmış olması gerekir. Bundan sonra daha çok iletişim, mental beceriler ve rekreasyon üzerinde durulmalıdır.

  Spastisitenin tedavisi: Konservatif tedavi yöntemleri olarak: fizyoterapi, ilaçlar (oral, intratekal, nöromusküler bloklar), elektrostimulasyon, ortezler kullanılır. Spastisitenin spontan iyileşme fazında, kas tonusunu düzenlemede, optimal kas ve eklem ilişkisinin sağlanmasında fizik tedavi yaklaşımları ilk basamak tedavidir[20]. Düzenli eklem hareket açıklığı egzersizleri kontraktürleri önlemede faydalıdır ve spastisite şiddetinde saatler süren bir azalma yaparlar. Günlük germe egzersizleri, spastisite tedavisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Lokal soğuk uygulamanın kısa süreli olarak tendon refleksi uyarılabilirliğini ve klonusu azalttığı, eklemde hareket açıklığını artırdığı ve antagonist kas grubunun gücünü artırdığı bildirilmiştir[21]. Maksimum etki elde edilmesi için soğuk uygulama en az 20 dakika veya daha fazla süreyle yapılmalıdır. Sıcak ve ultrason etkili bulunsalar da etkileri kısa ömürlüdür ve etkileri kontrollü çalışmalarla gösterilememiştir[20]. Ortopedik tedavi ise kas iskelet sistemi muayenesi yanı sıra kalça subluksasyonu, skolyoz, kontraktürlerin belirlenmesi ve yürüme analizini içerir. Kalça fleksör, kalça adductor, hamstirng, aşil tendon uzatma, el cerrahisi yapılabilir. Cerrahi operasyonlar en fazla spastik tipte yararlı olmaktadır. Ortopedik cerrahi, eklem hareket açıklığı egzersizleri ve alçılama dahil olmak üzere konservatif tedaviye yanıt vermeyen hastalarda tercih edilir. Bu hastalarda kas uzatma, kas gevşetme ve kas transferleri, tenotomi ve tendon transferleri uygulanır.

  Yardımcı araçlar ve ortezler: CP tedavisinde cihazlama tamamlayıcı bir uygulamadır. Ortezler eklemi korumak ve deformiteleri önlemek, stabilizasyonu sağlamak amacı ile kullanılır. Baston, koltuk değneği ve yürüteç gibi yardımcı araçlar ise denge ve güvenlik ile yük dağılımını sağlamak amacıyla kullanılır. Ayak ortezleri (topuk yasığı, supramalleolar ortez), ayak bileği ortezleri (solid/rijid afo, eklemli afo, yer reaksiyonlu ayak - ayak bileği ortezi[GRAFO]), diz ortezi (KAFO), kalça abdüksiyon ortezi (üçgen yastık), üst ekstremite ortezleri, omurga ortezleri (torakolumbosakral ortez[TLSO], servikotorakolumbosakral ortez[CTLSO]) veya plastik vücut ceketleri kullanılabilir[10]. Eklemlerin splintlerle, breyslerle ve seri alçılarla pozisyonlanması, pasif germe egzersizi niteliğinde olup; kontraktürleri önlemek, eklem hareket açıklığını artırmak, kozmetik görünümü iyleştirmek, cerrahiyi geciktirmek veya önlemek, hasta bakımını kolaylaştırmak, hastanın yaşam kalitesini artırmak, ağrı ve spazmları azaltmak ve motor fonksiyonları artırmak için kullanılan fizik tedavi yaklaşımlarındandır[20].

  Literatür incelendiğinde fizyoterapi programlarının, çocuğun gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir[22 – 23]. Mayo yaptığı çalışmada günlük terapinin aylık terapiye göre, Bower et al çalışmalarında ise günlük terapinin, haftalık terapiye göre motor becerilerin kazanılmasında daha fazla artışa neden olduğunu belirtmişlerdir [24 – 25].

  Kişioğlu et al, CP’li çocuklar üzerinde yapmış oldukları çalışmalarda düzenli fizyoterapiye alınan çocukların motor fonksiyonlarında ilerleme ve fonksiyonel bağımsızlık düzeylerinde artış olduğu gözlemlemişlerdir[26].
  Palmer et al, 9-12 ay arası 48 spastik diplejik CP’li çocuk üzerinde fizyoterapinin etkilerini araştırmışlardır. 24 olguya 6-12 ay arasında değişen sürelerle Bobath prensiplerine dayalı NGT fizyoterapistler tarafından uygulanırken, 24 olguyu yalnızca ev programıyla izlemişlerdir. Alınan sonuçlar istatistiksel olarak NGT uygulanan grup lehine olmuştur[27].

  Hafif spastik hemiplejili çocuklarda tedavi yapılsın veya yapılmasın çocukta gelişme gözlenir. Daha ağır tutulumlu spastik olgularda fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları sonucunda daha iyi bir yürüme ve daha az kontraktür gelişimi sağlanabilir. Ancak atetozlu hastalarda istemsiz hareketlerin önlenmesi bakımından fizyoterapi çok etkin olamamaktadır.

  CP’de mevcut olan beyin iskemisine bağlı olarak hasarın oluştuğu beyin dokusunun  ilgili vücut motor hareketlerinde algılama bozukluğu ve mental problemler gözlenebilir. Beyin dokusunda hasarlı olan noktalara karşın beynimiz yeni bir adaptasyon sürecine girer. İnsan korteksi, özellikle yaşamın ilk yıllarında oluşmuş hasar sonrası inanılmaz derecede reorganize olma yeteneği gösterir. Buna nöronal plastisite denir[28].

  Nöronal plastisite kavramı, sinir sisteminin kendi içerisinde veya içinde bulunduğu ortama gösterdiği uyum kabiliyetini ifade eder. Nöronal plastisite, özellikle gelişmesini sürdüren immatür sinir sistemi dokuları için varsayılmakla birlikte, yaşam boyunca da bazı durumlarda belli oranlarda görülebilmektedir. Plastisitenin genelde adaptif bir durum olduğu kabul edilir, sinir dokusunda meydana gelmiş hasarların etkisinin azaltılmasında ve iyileşmede rol oynar. Plastisite, kendisini nöron sayısında olduğu kadar aksonal gelişimdeki fazlalık ve çeşitlilik ile dendritik gelişim ve sinaptik bağlantılarla da gösterir. Fakat bu sinir hücrelerindeki olumlu değişiklikler çoğu zaman kendiliğinden olmayabilir. Bu konuda yeni nesil ilaçlar ve özellikle fizyoterapi uygulamaları önem kazanmaktadır[28]. Merkezi sinir sistemindeki lezyonu iyileştirebilecek başarısı kanıtlanmış bir tedavi yoktur. Ancak merkezi sinir sistemine çeşitli yöntemlerle gönderilen duysal uyarıların refleks olarak motor yanıt oluşturduğu bilinmektedir. Nöronal plastisiteyi hızlandırmak için nörofasilitasyon terapisi olarak bilinen Bobath, Vojta, duysal entegrasyon gibi yöntemlerin erken aylardan itibaren uygulanması ile başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Ancak gerek bebeklik döneminde CP tanısının kesinleşmesinin güçlüğü, gerekse hastalığın ilk senelerde spontan iyileşme potansiyeli olması nedenleri ile bu tedavilerin başarısı bilimsel olarak kanıtlanamamaktadır. Nöronal plastisite ile beynin sağlam bölgelerinin, hasarlı bölgelere ait fonksiyonları üstlenmesine, nöronlar arasında yeni sinapslar oluşmasına yardımcı olunur. İşte bu noktada yani nöronal plastisitenin hızlanmasında fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları ciddi önem kazanmaktadır.

  Kuvvetlendirme programlarını da içeren çeşitli rehabilitasyon programları ile CP’li çocukların motor fonksiyonlarında istatistiksel olarak anlamlı artışlar kaydedilmiştir ve bu artış GMFCS ile gösterilerek dökümante edilmiştir[29 – 30 – 31 – 32].
  Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulamaları mental kapasitesi ne olursa olsun, çocuğun fiziksel gelişimi, koordinasyonu, büyümesi, motivasyonu, sosyalleşmesi ve sağlıklı bir bedene sahip olması için gereklidir. Bu nedenlerden dolayı fiziksel aktivite ve egzersiz tüm çocuklara önerilmektedir[33]. Etkin sonuç elde edebilmesi için Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulamalarının rastgele ve plansız değil, hastanın klinik tablosuna ve kendi motor fonksiyon düzeyine uygun bir şekilde planlanması, düzenli ve sistematik uygulanması zorunludur.

  Literatür taramamızın sonucu olarak CP’li çocukların düzenli olarak fizyoterapi programlarına devam etmelerinin çocukların kaba motor fonksiyonlarında ve fonksiyenel bağımsızlık düzeylerinde büyük gelişmeler sağlayacağı ve böylece hem çocuğun hem de ailenin yaşam kalitesini artıracağı ortak kanısına varılmıştır[34].

Kaynaklar
1)       Ergun N, Baltacı G. Spor Yaralanmalarında Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Prensipleri : Ofset Fotomat, Ankara; 1997: 21-119.

2)       Badawi N, Watson L, Petterson B, et al. What constitute cerebral palsy. Dev Med Child Neurol 1998; 40: 520-7

3)       Shapiro BK, Palmer FB, Wachtel RC, et al. Associated dysfunction in: Thomson GH, Rubin IL, Bilenker RM, eds. Comprehensive management of cerebral palsy. New York: Grune and Stratton, 1983; 87-95

4)       Yekutiel M, Jarivala M, Strech P. Sensory deficit in the hands of children with cerebral palsy: a new look at assesment and prevalance. Dev Med Child Neurol 1994; 36: 19-24

5)       Nicholson A, Alberman E. Cerebral palsy – an increasing contributor to severe mental retardation ? Arch Dis Child 1992; 67: 1050-5.

6)       Zafeiriou DI, Kontopoulos EE, Tisikoulas I. Characteristics and prognosis of epilepsy in children with cerebral palsy. J Child Neurol 1998; 14: 289-94.

7)       Mc Dermott S, Coker AL, Mani S, et al. A population based analysis of behaviour problems in children with cerebral palsy. J Pediatr Psychol 1996; 21: 447-63.

8)       Dabney KW, Lipton GE, Miller F. Cerebral palsy. Curr Opin Pediatr 1997; 9: 81-8.

9)       Özcan O, Arpacıoğlu O, Turan B. Nörorehabilitasyon. 2. Basım, Bursa, Güneş & Nobel Tıp Kitabevleri 2000;137-48.

10)   Yalçın S, Özaras N, Dormans J. Serebral Palsi Tedavi ve Rehabilitasyon. 3. Basım, İstanbul, Mas Matbağacılık 2000; 13-31, 51-56.

11)   Palisano R, Rosenbaum P, Wolter S, et al. Development and Reliability of a system to classify gross motor function in children with cerebral palsy . Dev Med Child Neurol 1997; 39: 214-223.

12)   Beyazova M, Kutsal YG. Cerebral Palsy, Prof. Dr. Tansu ARASIL, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Cilt 2. 4. Basım, Ankara, Güneş Kitabevi 2000; 2359-2439.

13)   Licht S. Therapeutic Exercises. The Williams & Wilkins Company 1969; 765-783.

14)   Bobath B. The very eraly treatment of cerebral palsy. Dev Med Child Neurol 1967; 9:373-390.

15)   Lily LA, Powell NJ, Measuring the effect of children with cerebral palsy. Am J Occup Ther 1990; 44: 139-145.

16)   Myston M. People with cerebral palsy: Effects and perspectives for therapy. Neural Plast 2001; 8: 51-69.

17)   Sade A, Otman S. Serebral Paralizi’de Değerlendirme ve Tedavi Yöntemleri. 2.Basım, Ankara, Hacettepe Ünv. F.T.R. Y.O. Yayınları.1997; 54-101.

18)   Kayhan Ö, Ofluoğlu D, Özaras N. Vojta Tanı ve Terapi Tekniği. Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Dergisi 2002; 48(4): 46 – 49.

19)   Molnar GE, Alexander MA. Pediatric Rehabilitation. Hanley & Belfus Inc. 1999; 193-213.

20)   Ko CK, Ward A. Management of spasticity. Br J. Hosp Med 1997; 58(8):400-5.

21)   Katz RT. Management of spasticity. In: Braddom RRI, ed. Physical Medicine and Rehabilitation. Philadelphia: W.B Saunders 1997; 580-604.

22)   Barrera ME, Rosenbaum PL, Cunnigham CE. Early home intervention with lowe-bird weight infants and their parents. Child Dev 1986; 57: 20-33.

23)   Shomkoff JP, Hauser-Cram P. Early intervention for disabled infants and their flamilies: a quantitative analysis. Pediatrics 1987; 80: 650-658.

24)   Mayo NE. The effect of physical therapy for children with motor delay and cerebral palsy: a randomized clinical trial. Am J Phys Rehabil. 1991;70: 258-267.

25)   Bower E, McLellan D, Arney J, et al. A randomized controlled trial of different intensities of physiotherapy and different goal-setting procedures in 44 childrn with cerebral palsy. Dev Med Child Neurol 1996; 38: 226-237.

26)   Kişioğlu Ş, Kalan P, Çetin G, Akçay B, Mutlu A. Serebral paralizili çocuklarda fizyoterapi sonuçları: pilot çalışma. Fizyoterapi Rehabilitasyon 2007; 18(1): 42-46.

27)   Palmer FB, Shapiro BK, Wachtel RC. et al. The effects of physical therapy on cerebral palsy. N Eng J Med 1988; 318: 803-8.

28)   American Academy of Pediatrics: Exercise for children who are mentally retarded. Pediatrics 1987; 80: 447-448.

29)   Damiano DL, Abel MF. Functional outcomes of strength training in spastic cerebral palsy. Arch Phys Med Rehabil 1998; 79: 119-25.

30)   Morton JF, Brownlee M, McFadyen AK. The effects of prograssive resistance training for children with cerebral palsy. Clean Rehabil 2005; 19: 283-9.

31)   Andersson C, Grooten W, Hellsten M, Kaping K, Mattsson E. Adults with cerebral palsy walking ability after progressive strength training. Dev Med Child Neurol 2003; 45: 220-8.

32)   Trahan J, Malouin F. Intermittent intensive physiotherapy in children with cerebral palsy: a pilot study. Dev Med Child 2002; 44: 233-9.

33)   Maegaki Y, Maekoa Y, Ishii S, Eda I, Ohtagaki A, Kitahara G ve ark. Central Motor Reorganisation in Cerebral Palsy Patients with Bileteral Cerebral Lesions. Pediatric Research: Volume 45(4, Part 1 of 2) April 1999; 559-567.

34)   Brett EM. Cerebral palsy. In: Brett EM. ed. Pediatric Neurology. Edinburgh: Churchill Livingstone 1983; 245-70